.

28 Temmuz 2011 Perşembe

Bir engelliyle karşılaşıldığında yapılmaması gerekenler !

Bir engelliyle karşılaşıldığında;
-öncelikle “Aaa,sana ne oldu?”diye sorulması…
-Çocuğu engelli olanlara “Siz öldükten sonra ne olacak bunun hali?” denmesi…
-Normal okullara gitmek isteyen engellilere “Sizin için ne güzel özel okullar var,niye zorlanacağın bir okula gidiyorsun ki?”denilmesi…
-Engelli birini görünce direk onunla konuşulmaması,yanındakine (o yokmuş gibi) onun hakkında sorular sorması…
-Birine kızıldığında o kişiye hitaben “spastik”,”şizofren” gibi ifadelerin aşağılama maksadıyla söylenmesi…
-Örneğin bir görme engelliye izin almadan hemen koluna girip yardım etmeye çalışılması…
-Ufak tefek paraları(örneğin tuvalet parası gibi) engellilerden alınmaması.Engelli vermekte ısrarcı olursa”Başının gözünün sadakası olsun”denmesi…
-Bir engelli ile karşılaşıldığında yanındaki çocuk “Aa,o ne,sen neden öylesin?” gibi sorunca “Hişt,sus bakayım,çok ayıp”gibisinden sözlerle çocuğun susturulması,ona başka açıklama yapılmaması…
-İşitme engelli biri,dediğinizi anlamadığında bağırarak tekrar edilmesi…
-Bir kör ile tanıştığınızda “sizin parmaklarınız çok duyarlı,ezberiniz çok güçlü değil mi,bir kör var bizim orada 10 yıl geçse seni sesinden tanır”gibi muhabbetler yapılması…
-Çocukların adeta “bulaşıcı” bir şeymiş gibi engellilerden uzak tutulması…
-Engelliler için ayrılmış alanların(otobüslerde,asansörl​erde v.b.) diğer kişilerce adeta yarışırcasına kullanılması.
-Çocuğu engelli doğunca ya da bir kaza sonucu engelli olunca bazı insanların ilk fırsatta eşinden boşanıp evi terk etmeleri.Bir daha da hiç ilgilenmemeleri…
-Akülü sandalye kullanan bir engelli görünce “Aaa,kendi kendine gidiyo” denmesi…
-Hava alanında görevlinin uçağa binecek tekerlekli sandalyedeki engelliye “Yürüyebiliyor musunuz?” diye sorması.Sandalyedeki arkadaş “Hayır” dediğinde tekrar “Hiç mi?” ya da bir kaç adım da atamıyor musunuz?Denilmesi...
kaynak:NoEngel

27 Temmuz 2011 Çarşamba

VEFASIZLIK


hakkı hakikati unutmuş herkes
Yok olmuş gönülde dostluğa heves
Muhabbet diyorken yürekteki ses
Vefanın semtinden geçen kalmamış

vefa dedikleri semte har geldi
gülşene gülzara ah -u zar geldi
bir selam bir davet artık zor geldi
muhabbet bağını açan kalmamış

atadan öğrenir alırdık dersi
maddede manada gezerdik arşı
bir tutan olmazdı azimle hırsı
izanı irfanı seçen kalmamış

insandır sanırdım vefalı olan
seveni uğrunda cefayla solan
kırk yıl hatırıyla fincana dolan
bir yudum kahveyi içen kalmamış

güzel huylu olmak islamın özü
unutulur oldu atalar sözü
hırs sarmış bürümüş gönülle gözü
vefa kılıcıyla biçen kalmamış.

Hüseyin Gazi
06.09.2007

23 Temmuz 2011 Cumartesi

MEKTUP



Emine gızım,

Benim. Ayşe nenen. Bildin mi? Bildin dabii. Elimde böyüdün a gızım. Yoğsa şehere oğlumun yanına gitdim diye beni untuveedin mi? Böğün tam 10 gün oldu köyden ayrı düşeli. Çok özledim orları. Doktura çıkarttı beni oğlan. Gözümdeki katarağı aldılar Allah razı olsun. Perde falan galmadı. Çayıra baktım mıydı, goyunların hepisini görecem. Azcık sıkıldım burlarda. Halden annayan da olmadığına, köye mektup yazdırayım dedim göççük toruna.Canım pek daraldı buralarda. Goca bi köyü bi binaya doldurmuşlar. Herkesleri kümes gadar evlere tıkmışlar.

Haftaya köyden burlara gelcekler varımış. Çıtırların Hilmi’den bağ makasını yolla bana. Bizim gelinin tırnaklarını kırkacam. Bostan çapası gibi olmuşlar, sorduydum, “kesemiyoz” dedi, utancından boya sürüyo gariban.
Okusun, ilim bellesin diyin şehere gönderdiydik emme edepsizliği bellemiş benim oğlan. Eve, gelinin gözü önünde cıbıl gadınlar getiriyo her akşam. Gadınlar bir oynayyolar, bir güleyyolar sabaha gadar heç utanmadan. Şükür ki heç çıkmayolar o güçük gara kutudan. Gelin de accık beceriksiz ya.. Ne etcen gari.. Ocakta tencere tıngırdatmaya üşeniyo, alıyo bizi hambörger miymiş, ham börülcemiymiş ney, onu yimeğe götürüyo. “Ben ham yimek yimem a gızım..” dedim dinnemedi. Arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yemez. Anaaa, gurudum, Cıkcıklar’ın bağındaki gorkuluk gadar galdım açlıktan. Hele bi dur. O yimeklerin yanına gara bi su veriyollar da Eminem, içtiydim, dedim “Allah, yandım anam.” Yanndı genizlerim, köpükler çıktı ağzımdan burnumdan. “Şeherin gara suyu gudurttu beni herhal” dedim aklımdan. Anaam, bi iyi geldi bana o sonnadan. Hergün alıyo torun bana o gara şişeden bakkaldan. Gerçi masraf çıkarmayam oğlana diyom emme “Alacağım bir iğne, çeliğin okkasından bana ne” diyom sonradan. Zaten hepiciği müsrüf. Akşama gadar kavuruyolar, sabaha gadar savuruyolar.

Böyük torun helhal evlendi, başka evde yaşıyo dediler. Gayrı ocağından ayrı yaşamak isteyo dediler. Çağırın göresim var dediydim. Aaşam gelecekti, bekledim uyuya galmışım. Gece ayakyoluna galktıydım. Anaa, baktım salonda biri yatıyo. Usulca yanaştım, gafasına yorganı çekmiş, parlak küpesi upuzun saçları gözüküyo. “Hah” dedim. “Torun sürpüz yaptı. Yeni gelini de getirivermiş, saçları da küpeleri de pek ışıl ışıl” derken, yataktan dönüverdii… “Allahh… Gelinin gara gara sakalları, pos pos bıyıkları var!!.” Elim ayağım boşanıverdi. Başladım bağırmaya “E cinni kiş kiş! Ben sana dokunmam kış kış!!. Destur Bismillah.. Yaa Alllaaahhhh!!..” derkene bayılmışım. Ayılayazdım, gözümü açdıydım, ecinni bana “Babanne” diye yapışıverdi, gene bayılmışım. Sonnadan annadım ki, o yeni gelin deel benim büyük torun Hidayet’miş. “Sana dedenin adını verdik. Hidayete ereceğine zıvanadan çıkmışın” diyip bastonu dehledim gafasına.

Ben eyiyim Emine gızım. Merakta galma. Sade, bazı diyom keşke gözlerim perdeli galaydı. Belki o perdeden görmüyodum bunnarı.. Ben yazarım yine sana. Hele kal sağlıcakla.
Kaynak: ihyaca

21 Temmuz 2011 Perşembe

ALLAH'IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN

Bir Vakit israilogullarini ard arda bir kaç yıllık kıtlık basmıştı.Bu Öylesine görülmedik bir kıtlıktıki çoğu aileler bir kuru ekmege bile hasret çekiyorlardı
İşte o sıralarda İsrailoğullarından bir kadın bir gün evinde tam bir iki lokmalık kuru ekmegini agzina atacağı esnada muhtaç birisi kapısını çalar ve "Ne Olursunuz Açlıktan ölüyorum bana Allah rızası için bir lokme Ekmek" Der
En azından bir lokma ekmek diye kapsını çalan muhtaç kimse kadar aç olan iyiliksever kadın lokmayi tutan elini ağzından geri çevirir ve "buyrunuz" der.
İyiliksever kadın yanında küçük çocuğu olduğu halde bu olay bir kaç gün sonra evinde yakmak için vadiye calı çırpı toplamaya cikar .Fakat başına muthiş bir bela gelir.Yavrusunu bir kurt kapip hizla kaçmaya başlar.Talihsiz kadın aci bir çiğlik basarak kurdun ardindan koşmaya baslar.
Kadın hizla koşmaktan ve ağlamaktan dermani kesilerek külce halinde yere yığıldığiı sirada sinirsiz kudretiyle herşeyi yapmaya kadir oLan yüce Allah (c.c) Cebrail vasitasiyle onun imdanina yetişiverir.Cebrail (a.s) hemen kurdun ağzından neye uğradğını anlamayan çocuğu kurtarır ve anasının yanina getirir.Kadın ayilinca çocuğu kendsine teslim eder Ve Allah (c.c) adina şöyle der "Ey iyilik sever kadin evladini kurtarmamdan hoşnutmusun? Bu Sana verdigin bir Lokma kuru ekmeğe karşilik Allah`ın bahşettiği bir lokma derecesindeki küçük bir iyiliktir."

Tefsir-i Hanef-i

19 Temmuz 2011 Salı

DÜRÜSTLÜK

" Toplantıya gideceğim.Baktım geç kalma ihtimalim var,bindim bir taksiye,muhabbetçi bir arkadaş.O anlatıyor ben dinliyorum.Tam işyerinin önüne geldik.Ankara'da Bakanlıklar.Diyelim ki. taksi parası 9.75 TL tuttu,ben 10 TL uzattım.Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya,taksici üstünü arıyormuş gibi yapar,siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda,inmemek için debelenirsiniz.Tam o sahne olacak.Şoför,para üstü varmı diye aranmaya başladı.

"Üstü kalsın kardeşim"dedim.

Döndü bana doğru

"Vaktin varmı ağabey ?" dedi.

"Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)

Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor,indi araçtan.Önde bir büfe var.Gitti oraya,bir şeyler konuşup geldi.Bana 25 Krş uzattı.Belli ki para bozdurmuş.

"Birader" dedim,"9.75 değil,10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"

-Ne alacağım ağabey 50 krş.u

-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın.üstü kalsın demiştim.

Döndü bana,attı kolunu arkaya :

-Vaktin varmı ağabey

-Var

-Çek kapıyı o zaman

Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.

5 dk.konuştuk.İngiltere'de profösüründen,bilmem kiminden eğitimler aldım.O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini,ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.

Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz.Babam rençberdi benim,günlük yevmiyeye giderdi;artık inşaat falan bulursa çalışır gelir,o gün iş bulamamışsa,biz eve gelişinden,yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik.Yemek bitince babam bize"Durun kalkmayın" derdi.Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.

"Aha" dedim,"Bizim meslek",seminerci.

- Ne anlatırdı baban

- Hayattta nasıl başarılı olunur ?

O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor,sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.

-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi,delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır,dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun,evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken ,biz de gülerdik. Annem kızardı,"Babanızla alay etmeyin.O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeiş var,onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor,ama adamda her numara vardı,kumar falan oynatırdı.Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı,hep o ikisinin eskilerini kullandık.O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık,çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye,para falan hak getire.Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü.yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman,işleyen birahane,dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktıbiliyormusunuz ?

-Ne bıraktı ?

-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti,diğer 2 kardeş cezaevindeler,ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.

Biz 5 kardeş,beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi,çoluk çocuğu,hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :

"Asıl mirası bizim baba bırakmış."

Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık.Her şeyimiz var Allah'a şükür.

Çok duygulandım,veda ettim,tam ineceğim :

-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.

-Nedir bomban ?

-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.

Evladınıza ne araba bırakırsınız,ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

(A.Şerif İzgören kitabından)

15 Temmuz 2011 Cuma

Hayırlı kandiller kardeşlerim.

"Şüphesiz Allahü Teala, haya ve kerem sahibidir. Bir kimse (kabul olunacağına inanarak)ellerini kendisine doğru kaldırıldığında onları boş döndürmekten haya eder." (Hadis-i Şerif,Sünen-i Tirmizi)


11 Temmuz 2011 Pazartesi

NİYET DEĞİŞİNCE...





NİYET DEĞİŞİNCE

Kral, atına binip arazide dolaşırken, sıcaktan hararet basmış ve boğazı kurumuş. Su ihtiyacını giderecek ve kendisine ferahlık verecek bir şeyler yeme, içme ihtiyacı duymuş. Etrafına bakınırken, bir nar bahçesi görmüş. Atını o yana doğru sürüp, bahçede çalışan delikanlıya selam vererek;“Bana bir nar ikram eder misin?” diye sormuş. Delikanlı; “Hayhay, memnuniyetle” cevabını vermiş.Biraz sonra, elinde güzel bir narla Kıral’ın yanına gelmiş. Kral, narı ortadan ikiye bölüp, bir yarısını yemeye başlamış. Bir yandan da; “Oh! Ne güzel nar!” diye mırıldanmış. Derken, gözü nar bahçesine doğru kaymış. Farkında olmadan; önce ağaçları, sonra dalları, daha sonra narları saymış. Arkasından, takdir duygularına haset kaygıları karışmış. İçinden; “Keşke bu nar bahçesi benim olsaydı. Acaba sahibi kimdir ve nasıl elde edilir?” diye düşünmeye başlamış. Bu sırada, narın bir yarısı bitmiş, sıra öteki yarısına gelmiş. Fakat, anlaşılmaz bir biçimde, tadı değişmiş ve alabildiğine kötüleşmiş. Kıral, hayretler içinde; “Evlat, bu ne iştir? Narın bir yarısı çok güzeldi, öteki yarısı bozuk çıktı” demiş. Delikanlı, bilgece bir gülümseyişle; “Efendim, Kıral’ın niyeti değişince, narın tadı da değişti” cevabını vermiş.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

MERHABA...SONUNDA TAŞINDIM.




MERHABA ARTIK BURDAYIM HOŞ GELDİM. DÜZENLEMEK BİRAZ ZOR OLSA DA SONUNDA OLDU, UMARIM BEĞENİRSİNİZ, BİZ BEĞENDİK.